Meraba arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra, yeni yazımızla tekrar
birlikteyiz. Kusura bakmayın sizi bu kadar beklettik. İş güç işte napacan?
Aslında bu yazımda sizlere yaşayan tiyatro efsanesi Peter Brook’u
anlatacaktım ama, bana gelen emaillerde olsun, yolda belde karşılaşınca olsun,
oldukça sık sorulan bir soru var: “Gözlem nasıl yapılır?” Anladım ki, gerçekten
merak edilen ve fazla bilinmeyen bir konu. Ve de oldukça önemli bir konu.
Şimdi, ortalıkta entel entel dolaşıp, “Bizim işimizde gözlem çok önemli
yeeaaa..” diyen arkadaşlar sayesinde, insan haliyle merak ediyor tabi. Bu
gözlem dediğimiz olay nedir, ne işe yarar, nasıl yapılır? Öncelikle şunu
söyleyim ki, oyunculuk yapmak istiyorsanız eğer, gerçekten de gözlem yapmak çok
önemlidir yeaaaa...
Bilmeniz gerekir ki, insanlar hayat hikayelerini kendi üzerlerinde
taşırlar. Eğer iyi bir gözlemci olursanız, bir insanı hızlıca gözlemleyerek, o insanın geçmişi,
yaşamı, alışkanlıkları, piskolojik yapısı hakkında, nerdeyse falcılık yapacak
kadar bilgi edinebilirsiniz.
Şimdi, gözlem yapmak için öncelikle, çarşı pazar gibi kalabalık bir yere
gidiyorsunuz.
İnsanları gözlemlemeye başlıyorsunuz. Yalnız mümkünse çaktırmadan
gözlemleyin. Çünkü insanlar gözlemlendiklerini anladıkları anda, doğal
davranışlarından koparlar ve farklı hareket etmeye başlarlar.
Gözlem yapmanın en önemli faydası, kişinin çevresiyle daha fazla
ilgilenmesini sağlamasıdır. Böylece devamlı kendimizle meşgul olmaktan
kurtulup, etrafımıza daha duyarlı oluruz. – Bazen gördüğümüz, saç sakalı
birbirine karışmış, üst baş perişan yönetmenler var ya, işte bunlar bu çevreye
duyarlılık olayında nirvana yapmış kişilerdir. - Etrafa daha duyarlı olmak
demekse, çevreden daha çok sinyal almak ve daha çok duyguyu kendimizde
uyandırabilmek demektir. Unutmayın, kişi çevresine ne kadar duyarlıysa, o kadar
sanatçıdır. – Sanatçı duyarlılığı diye meşhur bir lafı duymusunuzdur heralde
daha önceden. -
Peki gözlem yaparken nelere dikkat edeceğiz? Aşağıda sayıyorum, iyi okuyun:
1 – Öncelikle, çoğu oyuncunun yaptığı hatayı yapıp, sakın ola ki,
filmlerdeki, dizilerdeki oyuncuları gözlemlemeye kalkmayın. Çünkü, ne kadar
usta oyuncu da olsalar, sonuçta o insanların yaptıkları bir taklittir. Onları
gözlemleyip, onlar gibi oynamaya kalkarsanız eğer, yapacağınız iş kısaca
“taklidin taklidi” olur. Halbuki, oyunculuk dediğimiz şeyin esas amacı, size
özgü, size ait birşey ortaya çıkarmaktır.
2 – Gözlem yaparken soracağınız en önemli soru “Neden?” olmalı. Neden bu
adam böyle giyinmiş? Neden bu kadın böyle oturuyor? Neden bu çocuk ağlıyor?
Falan filan... Herhangi bir gün, gözlemlediğiniz herhangi bir hareketi,
oyununuzda kullanmak isterseniz eğer ve bunun da nedenini bilmeden yaptığınız
takdirde, yapacağınız iş, kuru ve yapmacık bir taklitten öteye geçemez.
Şimdi de birini gözlemlerken, neleri gözlemleyeceğimizi aşağıda sıraladım.
Bi zahmet okuyun..
1- Giyim kuşam, aksesuarlar, makyaj: İnsanın giyim tarzı, o kişi
hakkında çok şey anlatır. Kişi nasıl giyinmiş? Spor, resmi, dekolte? Vücut
hatlarını sergileyen bir elbise mi, yoksa daha kapalı bişeyler mi? Elbiseler
rastgele mi seçilip giyilmiş, yoksa bir uyum gözetilmiş mi? Renk uyumu
gözetilmiş mi? Pahalı mı ucuz mu? Ayakkabıları ne türden?
Elbiselere ek olarak, aksesuarlar neler? Yüzük, kolye, takılar, şapka,
şemsiye.. Cebinde çıkıntı yapan bir şey var mı?
Bundan başka, kişinin makyajı nasıl? Makyaj deyince sadece kadını
anlamayın. Bir erkeğin saç sakal durumunu da, bizim bahsettiğimiz makyaj
olayına dahil. Özellikle kadınlarda, makyaj olayını bolca gözlemleyebilirsiniz.
Tamamen makyajsız mı, hafif makyaj mı, yoksa ağır bir makyaj mı yapılmış?
Makyaj yapılmışsa eğer bilinçli bir şekilde mi yapılmış? Mesela gözleri ya da
dudakları öne çıkaran bir makyaj türü mü seçilmiş, yoksa sağa sola rastgele
boya mı sürülmüş? Bundan başka, saç şekli nasıldır? Kısa, uzun, topuz
vs... Aman erkekler, fazla da bakmayın,
valla tacizci diye başınız belaya falan girebilir...
Şimdi bu tür gözlemlerden tabi ki bazı sonuçlar çıkarabiliriz. Mesela takım
elbiseli, kravatlı, elinde çanta dolaşan bir insanın, memur ya da satıcı
olduğuna, gömlek cebinde dört beş tane kalem taşıyan bir insanın kalemle ilgili
bir iş yaptığına hükmedebilirsiniz. Yanında kitap taşıyan birisinin, okuduğu
kitaptan edebiyat zevkini ölçebilirsiniz. Tabi çok klasik olarak da,
parmağındaki yüzükten evli olup olmadığını da tahmin edebilirsiniz.
Ya da yirmi sene öncesinin modasına göre giyinen birini görürseniz eğer, o
kişinin yirmi sene önce, hayatının en güzel günlerini yaşadığını tahmin
edebiliriz.
2- Kompleksler: İnsanlar genelde, bilerek ya da bilmeyerek, kaygı
duydukları, kompleks sahibi oldukları şeyin altını çizerler. Öylesine ki, eğer
iyi bir gözlemci olursanız, buna benzer kompleksler, karanlıkta yanan el lambası
gibi parlarlar. Mesela dimdik duran kısa boylu bir kişi de kısa boy kompleksi
vardır. Uzun boylu, ince ve kambur duran kişi ise, uzun boyundan dolayı
kaygılıdır. Dişlerinden kompleksi olan kimse ise, konuşurken ya elini ağzına
kapatır, ya da üst dudağını gergin tutar. Yüzü sivilceli, cilt sorunu olan bir
kadın, konuşurken yüzünü hiç oynatmaz, böylece sivilcelerini saklayacağını
düşünür. Göğüsleri yeni çıkmış ve bundan utanan bir genç kız, ya kambur durur,
ya da ellerini göğsünde birleştirerek saklamaya çalışır.
Buna benzer yüzlerce örnek sayılabilir. Ancak, bir insanın en çok dikkat
çeken noktası, en çok vurgu yaptığı yer, o kişinin hassas noktasıdır. Kısaca
özetlersek: “Kendini belli eden organ, hasta organdır.”
3- Yemek yeme: Evet çok saçma gelebilir ama, bir insanın yemek yeme
tarzını iyi gözlemlerseniz, o kişi hakkında bayağı bir bilgi edinebilirsiniz.
Anadoluda eskiden, bir ameleyi, ya da işçiyi işe alacakları zaman, önce bir
yemek yedirirlermiş. Yemeği iyi yiyen amele, iyi çalışır hesabı. Varın gerisini
siz hesaplayın artık..
Şimdi, kişinin yemek yeme tarzı. Bu konuda neleri gözlemleyebiliriz?
Öncelikle, kişi karnım doysun diye mi yiyor? Yoksa tat almak için mi? Yemeği
ağzında iyice çiğniyor mu? Yoksa çiğnemeden yutuyor mu? Tabağı silip süpürüyor
mu? Yoksa mutlaka tabakta bir lokma bırakıyor mu? Bilirsiniz terbiyeli
bayanlar, ne kadar aç olursa olsunlar, tabağı bütünüyle silip süpürmezler.
Bundan başka, çatal bıçakla arası nasıl, bunu da gözlemleyebilirsiniz. Bazı insanlar,
çatalı bıçağı adeta bir şiir gibi kullanırken, bazı insanlar da çatal bıçak
olayından nefret edip, mümkün olduğu kadar elleriyle yemeye çalışırlar. Daha ne
olabilir? Çatalı ağzına mı götürüyor,
yoksa ağzını mı çatala, yoksa ikisi ortada mı buluşuyor? Şaka yapmıyorum
valla, hele bi gözlemlemeye başlayın, anlarsınız...
Kişinin yemek yemesini dikkatle gözlemlerseniz eğer, ağzında hangi dişlerin
eksik olduğunu dahi bulabilirsiniz. Hızlı hızlı, bi yere yetişecekmiş gibi
yemek yiyen insanlar, genelde fabrika işçileridir. Kendimden biliyorum, yemeği
yiyip, sonra 100 metre yolu yürüyüp, bir sigara içip, sonra tekrar iş yerine
dönmemiz için, sadece 20 dakikamız vardı o koca fabrikada... Demek ki, sigara
içen insanlar da, yemeği hızlı yerlermiş... - Sabahleyin kahvaltı yapmak yerine, aceleyle giyinirken, masadaki
portakal suyundan bir yudum alıp hızlıca çıkıp gitmek olayı ise, yeni dönem
türk dizilerinin klişelerinden olup, gerçek hayatta rastlanmaz. Madem geç
kalacan, onbeş dakka evvel kalk be andaval demezler mi? Evet derler.. -
4- Kişinin çevresiyle ilişkisi: Önemli bir konu. Son yıllarda
özellikle, insanların çevresiyle ilişkisi, nerdeyse sıfırlanmış durumda.
İnsanlar genellikle telefonlarıyla meşgul. İnternetin sanal aleminde, nice
rüyalarda gezerken, çevremizle, ailemizle, arkadaşlarımızla olan bağlarımız kopmuş
durumda.
Şimdi, biz yine de insanların çevreyle olan ilişkilerini gözlemleyebiliriz.
Mesela herhangi bir işi yapan birini düşünün. Bu kişi hem işini yapıp, hem de
çevresiyle ilgilenebiliyor mu? Yoksa sadece işine mi konsantre olmuş? Peki
çevresindekilerle ilgilenmeme sebebi, gerçekten işine dört elle sarılması mı,
yoksa çevresindekilerle karşı karşıya gelmek istememesi mi?
Ya da yemeğe çıkmış bir kadınla bir erkeği gözlemleyin. Eğer iyi bir gözlemci
olursanız, bu kişilerin hareketlerinden, bunların karı koca mı, sevgili mi,
arkadaş mi, yoksa sadece iş icabı mı bir arada olduklarını çok rahat
anlarsınız. Buluşmaları gizli mi yoksa açık mı? Birarada görülmekten
çekiniyorlar mı? Romantik bir ilişkinin başı mı yoksa sonu mu? Başlarda yanılma
ihtimaliniz olsa da, gözlem yeteneğiniz ilerledikçe, isabetli tahminlerin
sayısı da artmaya başlayacaktır.
5- Beden hareketleri: İnsanlar, yürürken, otururken, koşarken,
konuşurken nasıl hareket ediyorlar? Elleri, kolları, ayakları, yüzleri nasıl?
Bunları dikkatlice gözlemleyin ve bazı hareket formları çıkarmaya çalışın.
Mesela kadınla erkeğin yürümesi arasında ne gibi farklar vardır? Şişman ve
zayıf insan arasında, ya da yaşlı ve genç insan hareketleri arasında ne gibi
farklar vardır? Bunları bulup çıkarmaya ve sebeblerini bulmaya çalışın. Çok
ilginç ve daha önce hiç farketmediğiniz sonuçlar bulabileceğinize emin
olabilirsiniz.
6- Hayvanları gözlemleme: Eğer yukardakileri yapıp, fırsat
bulabilirseniz, hayvanları gözlemenizi de tavsiye ederim. Bulabiliyorsanız
gerçeğini, bulamıyorsanız belgesellerini seyredin. Bir örümceğin saatlerce
avını beklemesini, bir kurtun sürüden kovulup da, yıllarca yalnız kurt olarak
dolaşmasını, erkek aslanın tembelliğini, bir kedinin nasıl avlandığını gözlemleyin.
Bunlar da size oyunculuk anlamında çok şeyler katacaktır.
Evet arkadaşlar, kısaca gözlem yaparken dikkat edeceğiniz bazı hususları
size anlattık. Gözlem işinde uzmanlaştıkça, daha da derinlere ineceğinize emin
olabilirsiniz. Başta da söylediğim gibi, her zaman, gözlemlediğiniz bir
hareketin sebebini anlamaya çalışın. Yanılsanız bile, bir sebep tahmini yapın.
Gözlemlediğiniz kişinin, işi, medeni durumu, maddi durumu, sosyal statüsü
hakkında tahminler yapmaya çalışın. Başlarda yanılabilirsiniz ama, gittikçe
daha doğru tahminlerde bulunduğunuzu farkedeceksiniz.
Evet arkadaşlar yazımız bitti... Şimdi gözlemeye başlayabilirsiniz.. Hadi
kolay gelsin..
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder